29.5.13

esip gelenler


Birçoktu, kumdu cam,
Ateşti onu tek yapan.
Sıcaktı cam,
Zamandı onu katı yapan.
Ve yine zamansız bir ateşti parçalayan.





İmkansızın hasreti bizimkisi,
Balığın suyun dışını merak etmesi,
Ağacın toprağı bırakıp ateşi sevmesi.





Oturdu ve kelebeğin iki günlük ömrüne üzüldü,
Tırtılın bir daha sevişemeyeceğini düşünmeden.





 Eğer bir gün bana seni seviyorum diyeceksen hani;
Ağlarken deme!
Gün olur sen gidersin, gözyaşlarınla söndürürsün ateşi.
Ama aynı gözyaşları can verir soldurmaz bendeki sevgini.
Ağlarken deme!





Ben bir kayısı çekirdeğiyim ekilmek üzere peçeteye sarılıp saklanan,
Mevsimli-mevsimsiz hayat bulma ümidiyle sevinen,
Ve her defasında unutuluşuna üzülen …





Bir kırlangıcın gözü karalığına içiyorum bu akşam,
Tası tarağı, evi barkı bırakıp gidişine içiyorum.
Ona başka bir şans tanımayan kısacık hayatına içiyorum.
Baharın bitişine, kışın gelişine…





Belki daha güzel olurdu her şey,
Kokunu içime çekmemiş olsaydım.





Size gösterdiğimdir gördüğünüz
Ben değilim.
Ben değilim gördüğünüz.
Bir tebessüm görmek için,
Size gösterdiğimdir gördüğünüz.





Bazen yazmak istersin de yazamazsın,
Düşünür de kelime bulamazsın.
Duyguların karşısında küçülür harfler,
Sessizleşir, yok olurlar.
İşte o zaman hiçtir sana kalan, hiçtir durumun.





Bir fallıktı papatyanın ömrü
Ve bencildi insan.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder