Bir kağıtla kalem verildi bize ve denildi yazın
diye…
İçinizdekileri, içinizden gelenleri yazın.
Yatmadan önce aynaya baktığınızda gördüğünüz sizi,
yastığınızı düzeltmeden önceki halinizi. Ve o yastığı düzeltmenin neyi
değiştireceğini yazın. Yarattığı ferahlığı, rahatlığı…
Gerçeği yazın.
En net şekilde karanlıkta görünürsünüz siz denildi. Ay
ışığının dahi olmadığı gecelerde kendi soluğunuzu duyduğunuz sessizlikte sizi
yazın.
Siz hiç tek başınıza mezarlık ziyareti yaptınız mı?
diye soruldu. Ve tek başına yapılan mezarlık ziyaretinde dökülen gözyaşınızı
yazın denildi.
En yükseğe çıkan uçurtmanızı yazın. İpi serbest
bıraktıktan ve sımsıkı kavradıktan sonraki sizi. İpin kopmasını ne kadar istediğinizi,
ve ipi ne de çabucak sardığınızı yazın denildi.
İki kayık yapıp yarıştırdığınız sizi yazın.
Hangisini suda daha fazla ittirdiğinizi… Zaferinizi ve yenilişinizi yazın.
Aldanışı, hileyi, sevinci yazın denildi.
Yudumlarınızı saydığınız, boğazınızdan geçerken ses
çıkaran su içişlerinizi yazın denildi.
Muma parmağınızı uzattığınız andaki sizi yazın. Bile
bile yenilgiyi yazın. Uzaktan tek bir üflemeyle söndürülen mumları, nefesinizle
dalgalandırdığınız mum alevine bakan gözlerinizi yazın.
Yazın aynı gözler mi elinize sürdüğünüz fesleğenin
kokusundan avuçlarınızda kalanını içinize çektiğinizde kapanan gözleriniz.
Bir ara verildi. Ve son kez denildi; insan kendi
kendine yeter mi, eğer yetecekse niye var diğerleri?
Yazın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder